Kişilik Bozuklukları

Kişilik Bozuklukları

Bir kişinin toplum düzenine zarar verici ya da diğer kişiler açısında olumsuz sonuçlara yol açabilecek davranışlarda bulunmasına ve bu davranışlarından dolayı suçluluk ya da pişmanlık duymaması bu kişinin kişilik bozukluğu gösterdiği anlamına gelir.

Kişilik bozuklukları olan bireyler sıklıkla suç işlemekte hapse girip çıkmaktadırlar. Bu kategoriye pedofili suçlularının yanı sıra, sürekli esrar kullanmakta ya da anormal cinsel eğilimler göstermekte olan gibi kişilerde eklenebilir.

Ancak bu tarz davranışların görüldüğü her kişinin, davranış bozukluğuna sahip olduğu teşhisini koymak yanlış olacaktır. Çünkü burada öncelikle bu kişilerin yaptığı davranışların suç olup olmadığını bilip bilmemesi ve pişmanlık duyup duymadığı araştırılmalı ve saptanmalıdır.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta kişilerin suçtan kurtulmak için yanıltıcı cevaplar verebileceği durumudur. Kişinin durum karşısındaki duygusunu anladıktan sonra davranış bozukluğuna sahip olup olmadığı kolayca anlaşılabilir.

Antisosyal Kişilik

Antisosyal kişilik psikopat ya da sosyopat adıyla da bilinen bir davranış bozukluğudur. Davranış bozuklukları arasında en çok üzerinde durulan ve gündeme gelen antisosyal kişiliktir. Antisosyal kişilik üzerine geçmişte yapılan araştırmalar kapsamında bu bozukluğun psikoloji temelli olduğu ortaya sürüldüğü için bu kişilik bozukluğuna sahip kişilere psikopat denmekteydi. Ancak sonraki yapılan araştırmalar bu kişilik bozukluğunun çevre ve toplumsal nedenlerden kaynaklı olduğu yönündeki fikri destekler nitelikte olduğu için sosyopat kelimesi kullanılmıştır. Temelde aralarında pek fark olduğu söylenemez.

Araştırmalara göre antisosyal kişilik belirtileri kişilerde çok küçük yaşlarda (5-6) ortaya çıkmaya başlamaktadır. Sosyapat kişiliğe sahip bireylerin en belirgin özellikleri bencil olmalarıdır. Daima kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmektedirler. Ancak çıkarları için herhangi bir kimseye zarar veriyor ya da eziyet ediyor olmaları onlar için önemli değildir. Aksine bu durum gayet doğal ve olması olan olarak bile gözükebilir. Çünkü üstünlük duygusundan gelen bir egoya sahiptirler.

Sosyopat kişilik bozukluğuna sahip kimseler amaçları doğrultusunda kendilerini diğer insanlardan daha üstün görebilmektedirler. Çoğunlukla empatiden yoksundurlar. Empati yeteneklerinin olmaması bu kişileri bir anlamda tehlikeli yapmaktadır. Çünkü yaptıklarının sonuçlarını hesaba katmayı tercih etmezler. Hatta zaman zaman diğer canlılara verdikleri zarardan zevk dahi alabilmektedirler.

Sosyopat kişilikteki bireyler genellikle yüksek zekaya sahiptirler. Sahip oldukları davranış bozukluklarını saklamayı iyi becerirler. Yüksek zeka seviyesi gösteren sosyopatlar işledikleri suçları saklamayı becerebilmektedirler. Yaptıkları yasadışı işlerden zengin olabilmekte ve hatta iyi mevki sahibi olabilmektedirler. Siyasette, iş dünyasında vb. alanlarda belli mevkilere sahip kişiler, bulundukları makamların da vermiş olduğu yetki ve ayrıcalıklarla insanlar üzerinde hırslarını tatmin etmekten zevk alırlar. Başarıya ulaşabilmek adına başkalarına zarar geleceğini bilseler bile ellerinden geleni yapmaktan çekinmezler. Hitap ettikleri toplulukları manipüle etme konusunda iyidirler.

Daha düşük zeka seviyesine sahip olanlar sosyopat kişiler ise saldırgan davranışlar sergileyebilmekte ve bu yüzden erken keşfedilip toplumdan uzaklaştırılmakta ya da öldürülmektedirler.

Antisosyal kişiliğe sahip bireyler zekaları sayesinde örttükleri kişiliklerini iyi kamufle eder ve kendilerini kolayca sevdirebilmektedirler. Ortada işlenen bir suç olduğu durumlarda ise bu kişiler akıllara dahi gelmemektedir.

Antisosyal kişilik bozukluğu altında yatan sebeplerin neler olabileceği konusunda yapılan araştırmalar bu davranış bozukluğunun oluşumunda kalıtımın etkili olabileceğini söylemektedirler. Ancak tam olarak kalıtımla gelen bir bozukluk olduğu söylenememektedir.

Sosyopatların cinsiyet dağılımına bakıldığı zaman çoğunluğunun erkek olduğu anlaşılmaktadır. Bu kişilerin nasıl şartlar içerisinde büyüdüğüne bakıldığı zaman ise, genellikle özensizce ve gelişigüzel yetiştirildikleri yani tam bir aile içi eğitim almadıkları ve gördükleri baba modelinin de antisosyal kişilik sergilediği görülmektedir.

Antisosyal kişilikteki bireylerin tedavi edilmesi oldukça zordur. Çünkü yaptıkları eylemlerin sonuçlarını kabul etmezler ve suçlu olduklarını reddederler. Özellikle de yetişkin bireylerde deneyimlerinden sonuç çıkarmama durumu, tedaviyi daha da zorlaştırır. Haklı ya da haksız fark etmeksizin kendilerini ve davranışlarını savunurlar. Ancak bilişsel davranışçı tedavi en etkili tedavi yöntemlerindendir. İlaçla tedavi durumu daha kompleks durumlarda yapılabilmektedir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar


Araştırmalarımızı, öğrendiklerimizi kitaplardan, makalelerden, dergilerden vb. kaynakları tarayarak ediniyoruz. Edindiğimiz bu bilgileri sizlere farklı yaklaşımlar ile daha zengin bir bakış açısıyla aktarmaya çalışıyoruz....